31 Mart 2014 Pazartesi

bazen mikropları temizlemek gerekir...

insan hayatının her döneminde ona değer verenleri ve vermeyenleri ayırıyor.
okuldayken
ev hayatında
ailende
arkadaşlarında
özel hayatında

seninle dalga geçen
seni kızdıran
seni kıran
senin isteklerini anlamayan
seni birey olarak görmeyen
seni sevmeyen
benim yaptığım şeye önem vermeyen
benim heyecanımı anlamayan
kısacası beni anlamayan insanlarla artık pek görüşmüyorum. doğru olanda bu gibi gözüküyor gözüme.beni sevmeyenle benim ne işim olur diyorum. bu yıllarımı aldı ama başardım. bir takım desteklerde oldu tabii......

önceleri aman benim arkadaşım alttan alayım , aman benim ailem neticede deyip duruyordum. tabii belli durumlarda yine böyle oluyor. ama eskisi kadar ezdirmiyorum kendimi.
herkes yüzüne gülüyor ama arkandan söylemediklerini bırakmıyorlar.
hani derler ya insana kötü gün dostu lazım diye. bence hem iyi hem kötü gün dostu lazım insana.
insan özel günlerinde daha çok anlıyor çevremizdekilerden hangisi dost hangisi öylesine yanımızdaymış.

bu kadar sitem yeter ha dostlar...

herkese süper dostlar dilerim :)

30 Mart 2014 Pazar

canım annem , canım sevgilim , canım takipçilerim

en iyi takipçilerim...
annem ve sevgilim...
bunun böyle olması gerekiyor.
ama yok arkadaş !
nasıl olsa onlara dayanamayıp ne yazdığımı söylediğim için ikiside bakmıyor.
deliricem yaa
üzülüyorum ama :(

halbuki ben onlar için neler yazıyorum buraya dimi ?
bazen onlara alt mesaj olarakta bazı şeyler yazıyorum ama bakmıyorlar işte :(

artık söylemicem neler yazdığımı. belki merak ederde bakarlar :)

aman bakmazlarsa bakmasınlar benim canım takipçilerim bana yeter :):):)

29 Mart 2014 Cumartesi

kulağımın içi kaşınıyor...

kulağımın içi kaşınıyor...
felaket.
önce azar azar baslıyor kaşıntı , geceleri.
sonra artıyor.
kaşımak da bir zor ki kulağın içii.
bir türlü geçmiyor.
ne yapsam acaba diyorum.
günler geçtikçe daha da artıyor.
doktora gitmeye karar veriyorum.
arkadaşlarıma soruyorum tanıfığınız iyi bir kulak burun boğazcı varmı diye.
ne olduki diye soruyor arkadaşlarım.
kulağım kaşınıyor diyorum.
uyuyamıyorum geceleri, kulak kaşınmasından.
bir doktorun adını söylüyor bir tanesi.
çok iyi doktordur diyor.
kimsenin çözemediğini çözer , iyileştiremediğini iyileştirir.
gidiyorum doktora.
gözlüklü şirin bir amca.
elinde bir büyüteç , kulağıma bakıyor.
şaşırıyorum önce.
içinde kaşıntı var diyorum.
öyle büyüteçle ne anlayacaksınız ki ?
yok diyor.
ben çoktan ne olduğunu anladımda , şimdi daha iyi görmek için bakıyorum.
nedir diyorum doktora.
eski sözler kaçmış kulağınıza diyor.
nasıl yani diyorum.
kimin sözleri ?
bakacağız diyor.
sonra bir alet çantasından kocaman , ucu ince , cımbıza benzer bir alet çıkarıyor.
yan durun kıpırdamayın diyor bana.
biraz irkiliyorum.
eski sözler diyorum ha.
cımbızın ucu kulağıma giriyor.
canımı acıtmadı nedense.
bir erkek sesi bu diyor.
sanki bir uğultu duyuyorum.
cımbızı çıkarıyor kulağımdan.
yalan kaçmış kulağınıza diyor doktor.
yalana bakıyorum.
küçücük bir yay gibi gözüküyor.
vay be günlerdir kulağımı kaşındıran bumuymuş.
hangi yalan peki ?  diyorum.
durun bekleyin diyor doktor.
dikkatli olmamız lazım , tekrar kulağınıza kaçabilir.
önce şu deney tüpünün içine koyalım.
sonra serbest bırakırız diyor doktor.
yalanı tüpün içine koyuyor.
kapağııda kapatıyor tüpün.
serbest kalıyor yalan.
seni seviyorum
diye cılız bir ses geliyor tüpün içinden.
yalanmış ha diyorum.
kulağım bile anlamış , kalbim hala anlamıyor ...
iclal aydın !
severim ben bu kadını.
aşk kadınıdır !
yazdıklarıda ayrı bir güzeldir...

yalan insanı en çok inciten şey değilmidir ?
buradada anlatıldığı gibi bazen içten içe yalan olduğunu anlasan bile kalbin anlamıyor.
anlamak istemiyor...

28 Mart 2014 Cuma

bana bir koca lazım oda angut olan lazım :)

ANGUT: BİR ÇEŞİT KUŞ TÜRÜDÜR ANGUT KUŞU'NUN EŞİ ÖLDÜĞÜ ZAMAN (YANINA O ANDA BAŞKA BİR YIRTICI HAYVAN VEYA BİR İNSAN GELSE DAHİ) GÖZLERİNİ BİR DAKİKA BİLE EŞİNİN ÖLÜSÜNÜN ÜSTÜNDEN AYIRMADAN O DA ÖLENE KADAR ONUN BAŞ UCUNDA BEKLER...
ne kadar sadakatlı
ne kadar vefalı bir hayvandır bu !
çok duygulandım bunu öğrenince...

tek eşli olan hayvanlara sempatim var :)
benim doğamda da bir tek eşlilik var !
sadece bir kişiyi sevebilirsin diye bakıyordum hayata halada öyle bakıyorum . bazılarımıza göre değişik gelebilir bu düşünce veya saçmada gelebilir ama ben böyle düşünüyorum . bu devirde böyle olaylar çok çok az o yüzden hayatınıza başkalarıda girse ötekileri sevmemişiz sadece yanılmışız diyerek sevdiğiz kişiyi tek saymalısınız. çevremde o kadar çok varki  tek eşli olmayan yani insanın bir angut kadar olamıyosunuz diyesi geliyor...
hayatıma sadece 1 kişi girsin istedim.
sadece 1 kişiye içimi dökeyim istedim.
sadece 1 kişi beni gözlerimden tanısın istedim.
sadece 1 kişi ben konuşmadan benim ne demek istediğimi anlasın istedim.
sadece 1 kişi onu delicesine sevdiğimi bilsin istedim.
sadece 1 kişi beni tanısın istedim.
veee ALLAH'a şükürler olsun ki böyle oldu. gönlüme göre verdi.
hayatın 1 kişiyle daha yalın daha sade daha saf yaşandığını düşünüyorum.
evet evet ben tam bir angutum !!!
banada angut bir eş yakışır :) :) :)

27 Mart 2014 Perşembe

güzel bir hikaye :)

 
bu hikayeyi hepimiz okumuşuzdur...
ben yinede paylaşmak istedim...
hatırlatmak amacıyla :)
ben çok severim böyle güzel hikayeleri...
Alyansı neden dördüncü parmağımıza takmalıyız?
Bunun, Çinliler’in anlattığı çok güzel ve inandırıcı bir açıklaması var...
Başparmak, anne-babanızı,
İşaret parmağı, kardeşlerinizi,
Orta parmak, sizi,
Dördüncü parmak (yani yüzük parmağı), hayat arkadaşınızı,
Ve serçe parmak, çocuklarınızı temsil eder.
İlk önce avuçlarınızı birbirine bakacak şekilde açın.Orta parmakları bükün ve sırt sırta birleştirin.
Daha sonra kalan dört parmağınızı da şekildeki gibi açıp, uç uca getirin.
Şimdi, anne babanızı temsil eden başparmaklarınızı ayırmaya çalışın...

Açılacaktır, çünkü anne babanız sizinle birlikte ömür boyu yaşamayacaktır. Er ya da geç onlardan ayrılmak zorundasınız.
Baş parmaklarınızı önceki gibi birleştirip, kardeşlerinizi temsil eden işaret parmaklarınızı ayırın.

Onlar da ayrılacaktır, çünkü kardeşleriniz kendi ailelerini kurup, ayrı bir hayat seçer.
İşaret parmaklarınızı birleştirip, çocuklarınızı temsil eden serçe parmaklarınızı ayırın.

Onlar da ayrılıcak, çünkü çocuklar da evlenir ve bir gün kendi hayatlarını kurar.
Son olarak serçe parmaklarınızı birleştirip, eşlerinizi temsil eden yüzük parmaklarınızı ayırmaya çalışın.

Ayıramadığınızı görünce şaşıracaksınız.
Çünkü karı-kocalar hayat boyu bir arada yaşarlar...
İyi günde ve kötü günde...


yazıyı ilk okuduğumda sevgilimede yaptırtmıştım ve ardından hemen açıklamasını yapmıştım çok beğenmişti :*
eşler her zaman birbirlerini sevmeli , kıymetini bilmelilerdir!!!
ölüm onları ayırana dek...

26 Mart 2014 Çarşamba

unutamadığım şarkılar 2 :)

unutamaya kıyamadığım şarkı...
delicesine severim:)
klibinide bir ayrı severim...
aşkı ...
sevgiyi ...
onurlandıran , yücelten bir şarkı.
bir insanı seviyorsanız sonsuza dek seversiniz...
ölse bile...

De felicidad
Y porque te ahogas
Por la soledad
Di porque me tomas
Fuerte asi, mis manos
Y tus pensamientos
Te van llevando
Yo te querio tanto
Y porque sera
Loco testarudo
No lo dudes mas
Aunque en el futuro
Haya un muro enorme
Yo no tengo miedo
Quiero enamorarme
No me ames, porque pienses
Que parezco diferente
Tu no pienses ques es lo justo
Ver pasar el tiempo juntos
No me ames, que comprendo
La mentira que seria
Si tu amor merezco
No me ames, quedate otra dia
No me ames, porque estoy perdido
Porque cambie el mundo, porques es el destino
Porque no se puede, somos un espejo
Y tu asi serias lo que yo de me reflejo
No me ames, para estar muriendo
Dentro de una guerra llena de arrepentimientos
No me ames, para estar en tierra, quiero alzar el vuelvo
Con tu gran amor por el azul del cielo
No se que decirte, esa la verdad
Si la gente quiere, sabe lastimar
Tu y yo partiremos
ellos no se mueven
Pero en este cielo sola no me dejes
No me dejes, no me dejes
No me eschuches, si te digo "no me ames"
No me dejes, no desarmes
Mi corazon con ese "no me ames"
No me ames, to lo ruego
Mi amargura dejame
Sabes bien, que no puedo
Que es inutil, que siempre te amare
No me ames, pues te hare sufrir
Con este corazon que se ileno de mil inviernos
No me ames para asi olvidarte de tus dias grises
Quiero que me ames solo por amarme
No me ames, tu y yo volaremos
Uno con el otro y seguiremos siempre juntos
Este amor es como el sol que sale tras de la tormenta
Com dos cometas en la misma estela
No me ames
No me ames
No me ames
No, no me ames
No me ames
No me ames
No me ames...
 
neden ağlıyorsun
çünki mutluyum
neden engelliyorsun
yalnızlıktan
neden ellerimi sıkıca tutuyorsun
ve neden aklın karışmış görünüyor
seni çok seviyorum
neden
dik kafalı olma
benden şüphe duymayı kes
geleceğin ne getireceği umurumda değil
korkmuyorum,sadece seni sevmek istiyorum
beni sevme çünkü farklı olduğumu düşünüyorsun
bizim için doğru olanların bu olduğunu düşünmüyorsun
birlikte geçirdiğimiz bu zamanları
beni sevme çünkü biliyorum
ne büyük bir yalan olurdu
aşkını hak etmediğimi düşünüyorsan
o zaman beni sevme
kalacağım
beni sevme çünkü biliyorum
dünyayı değiştiririm
bu kader
bu imkansız
biz bir ayna gibiyiz birbirimizi görüntüleyen
biz biriz
beni sevme
ölüyor olmak
pişmanlıktan bir savaşın içinde
beni sevme
tekrar tut beni
gökyüzüne yükselmek istiyorum
bu aşk bulutların arasında yükselmeyi hak ediyor
ne söyleyeceğimi bilmiyorum
gerçek bu
insanlar yapmak istedikleri zaman
gerçekten incitebilirler seni
şayet sen ve ben bir parçaysak şimdi
başka biri önem taşımayacak
bu büyük dünyada
beni yapayalnız bırakma
beni terk etme,beni terk etme
seni sevmediğimi söylediğim zaman beni dinleme
beni terk etme
kalbimi kırmayı bırak
beni sevme
beni sevme,beni bırakman için sana rica ediyorum
yapamayacağımı çok iyi biliyorsun
bir işe yaramıyorum.ilelebet seveceğim seni
beni sevme.ben sadece sana acı veririm
kalbim tamamen buna yöneldi
beni sevme
kederinden kaçmak için
beni sevmeni istiyorum çünkü beni seviyorsun
beni sevme
bir gün çok yükseklere uçacağız birlikte
ve her zaman birlikte olacağız
bu aşk güneş gibi
sıkıntı veren bir fırtınadan sonra gelen
iki kuyrukluyıldız gibi
aynı galakside
beni sevme



25 Mart 2014 Salı

unutma beni !!!

bu film benim unutulmazlarım arasındadır.
kendimi o kızın yerine koyup uzun uzun düşündüğüm zamanlar oldu.
pick hastalığı korkunç birşey...
geçenlerde sevgilimede izlettim bu film. sevgilimde çok sevdi. izlerken bir ara ben ağlamaya başladım 'ya bende böyle olursam beni hala severmisin' dedim. sevgilimde 'saçmalama lütfen' deyip sarıldı bana 'tabiiki severim' dedi. sonrada sordu 'neden filmde ağladın' diye. bende anlattım 'babaannem ve onun tüm sülalesi alzheimer hastalığına yakalandı ve vefat ettiler. bende olurum diye korkuyorum çünkü daha şimdiden unutkanlık var' dedim. gerçi biliyorum benim öyle birşeyim yok şükürler olsunki ama sülalende olunca tırsmıyorda değilim yani. sevgilim üzüldü benim bu düşüncelerime 'lütfen böyle şeyler konuşma sende olmaması için elimizden geleni yaparız' dedi. bende şimdiden başladım bulmaca çözmeye keşke hergün çözebilsem.
yinede hastalığa yakalanırsam unutma beni sevgilim...

film harika eee oyuncularda güzel oynayınca tadından yenmiyor.
evlilik teklifi , düğün sahnesi de beğendiğim sahnelerdendi :)

iki aşktan umutsuz insanın birbirlerini gördükten sonra aşka inanıp hayatlarını birlikte mutlu bir şekilde devam ettirirken hastalık nedeniyele üzülen aşıkların hikayesi.
acıklı bir hikaye!
acıklı bir film!
filmdeki şiir beni bitirmiştir...

aldığın her nefeste
içine çektiğin ben olacağım
seni her düşündüğümde
ısınacak ısınacak
bulutlara çıkacağım
sonra yağmur olup yağacak
üzerine akacağım...
gündüzleri güneş besleyecek beni
geceleriyse ay...
her dolunayda yanında olacağım senin
göz kapaklarından süzülüp
en güzel düşlerin olacağım.
bazense bir kuş olacağım
sana dalından bakan.
bazen şirin yüzlü üzgün bir köpek yavrusu,
bazen dimdik ayakta, koca bir çınar ağacı.
sonbaharda yapraklarımı dökeceğim üstüne
yazın senin gölgen olacağım...
aldığın her nefeste
içine çektiğin ben olacağım...
senden uzakta
ama sana çok yakın...
filmin çiçeğinide çok severim bunla ilgili en sevdiğim efsane şöyledir :
Çok eski zamanlarda Avusturya prensesi ve sevgilisi olan şovalye biraz olsun başbaşa kalabilmek umudu ile kırlarda dolaşırlarmış. İkiside aşklarının büyüklüğünden ve sevgilerinin yüceliğinden bahsederlermiş. Şovalyenin prenses için yapmayacağı şey yokmuş. Ne isterse her isteğini bir emir kabul eder ve hemen yerine getirmek istermiş. Yine günlerden bir gün, iki aşık kırlarda geziye çıkmışlar. Bir yandan gelecek günlerle ilgili hayaller kuruyor bir yandan da yaşadıkları dünyanın güzelliklerinden bahsediyorlarmış. Yüksekçe bir tepede oturup konuşurlarken prensesin gözüne aşağıda akıp giden Tuna nehri kıyılarındaki minik mavi kır çiçekleri gözüne ilişmiş. Ne kadar güzel çiçekler. diyerek şovalyeye dönmüş. Şovalye prensesi için o kır çiçeklerinden toplamak üzere hemen ayaklanmış. Tabi o zamanlar şovalyelerin ağır zırhları var ne kadar hızlı hareket etmek istese de bu zırh şovalyenin hareket kabiliyetini engelliyor ve hızını düşürüyormuş.Tepeden aşağıya doğru inen şovalye sevgilisi için kır çiçekleri toplayacağından dolayı çok mutluymuş. Yukardan şovalyeyi izleyen prenses ise o çok beğendiği kır çiçeklerine kavuşmayı heyecanla beklerken bir yandan da ne kadar şanslı olduğunu düşünüyormuş. Nehrin sığ bir yerini bularak kayalara basıp karşı kıyıya geçen şovalye prensese dönüp eliyle bir öpücük gönderip bir de reverans yaparak dönüp çiçekleri toplamaya başlamış. Bu çiçekler gerçekten de çok hoş görünümlü ortaları beyaz kenarları mavi olan minik minik çiçeklermiş. Kır çiçeklerinden bir demet kadar toplayan şovalye aynı geldiği yoldan geri dönmeye başlamış. Kayaların üstünden ustalıka ve çevik hareketlerle atlayan şovalyenin birden bir kayaya gelince ayağı kaymış ve Tuna nehrinin akan sularına düşmüş. Üstündeki zırhların ağırlığından her geçen saniye dibe doğru gittiğini hisseden şovalye elindeki bir demet kır çiçeklerini hızla savurmuş ve çok sevdiği prensesine var gücü ile bağırmış;
UNUTMA BENİ, UNUTMA BENİ, UNUTMA ÇİÇEKLERİ... diyerek dibe doğru batmış.
çiçek hakkında farklı efsanelerde var.
alman efsanesine göre tanrı tüm çiçekleri adlandırdığında, adlandırılmamış ufak bir çiçek bağırır: "Unutma beni, Ey Tanrım!" Tanrı yanıtlar "Bu senin adın olacak."
Bir başka efsanede ise Adem ile Havva cenneti terk ederken çiçek haykırır: "Beni unutmayın!"
bu güzel çiçek edebiyattada kendine yer bulmuş
birkaç Grimm masalında adı geçen çiçek ayrıca birçok şiirde de konu edilmiş, birçok edebiyatçı tarafından övülmüş, örneğin Goethe bu çiçek için "en canlı çiçek, zariflerin en zarifi" demiş.
bence Goethe çok haklı !

            Ormanda yürüyordum
            Öylesine ve kendimce,
            Ve hiçbir şey aramamk
            İşte buydu niyetim

            Sonra, gölgeler arasında
            Bir çiçekçik gördüm,
            Yıldız gibi parıldayan,
            Yerinden koparmak isterken onu,
            İncecikten bana:
            Solup ölmemi mi istiyorsun
            Tutup, kopararak beni? Deyiverdi

            Onu kökleriyle birlikte,
            Hiç incitmeden çıkarıp,
            Güzel evin başındaki,
            Büyük bahçeye taşıdım.

            Büyük, sakin bahçede
            Ektim onu yeniden.
            Şimdi o küçük, güzel çiçek
            Büyüyor durmadan, çiçek açıp, gülerek

23 Mart 2014 Pazar

saf ve temiz kalmak istiyorum !

Gercekten cok safım !!!
Gecenlerde kaynım trafik kazası gecirdi. Yolda yayan karsıya gecmek icin henuz ayagını yola basmışken cok hızlı gecen bir araba gelip vurdu. Allah'a bin sukurler olsunki kalici bir hasar yok. 1gün hastanede kaldıktan sonra eve çıktı.
O gun sevgilim tabiiki dukkani acamadi sonraki gun icin ben teklif ettim gelip yardim edeyim diye. sevgilim olmaz diye tutturdu ama ben ısrarlarıma devam edince tamam o zaman gel ama sadece kasaya bakarsın dedi.ertesi gün gittim yardıma sevgilime çok yoğun bir gün geçirdik. sonraki gün işe gittim tabii biraz yorgundum bir arkadaşım hayırdır yorgunsun dedi. bende saf saf anlattım sevgilime yardıma gittim hafta sonu dinlenemedim dedim. ay demez olaydım !
''ben fazla alıştırmayaymışım yoksa beni hep kullanırmış. hadi gitmişim bari para almışmıyım.'' gibi saçma sapan şeyler söyledi bana. insanlarda hiç iyi niyet kalmamış artık!!!
ben iyi niyet göstererek resmen zorla sevgilime kabul ettirdim kendimi millet sevgilimin beni çalıştırdığını söylüyor. bir dahamı kimseye anlatmam yahu öyle bir şey birdaha yaşansa bile.
neyse bu olaylar bitince başladı bu sözlümün evi varmıymış , beni çalıştıracakmıymış , bana bakabilecekmiymiş , işyerleri onlarınmıymış , geçinebiliyorlarmış vs. bunlarıda duyunca sinirlendim ama sakin kalabilmeyi başardım. sadece geçinebileceğimizi söyledim hafiften yüzümü değitirerek.
birde nişanımın nasıl olacağını devamlı sorguluyordu. bende yine saf saf evdede olabilir benim için nerede olduğu önemli değil önemli olan sevdiklerimizle eğlenmek dedim. aaa olurmuymuş ben çok yanlış düşünüyormuşum. bana bir nişan yapsınmış paraya kıysınmış. o geçenlerde çocuğunun doğum gününü bile 200 kişi çağırmış , bir cafe kiralamış orada yapmışlar. ben bunları duyunca bana laf soktuğunu bile unutarak yaptığı saçmalığa ağızımla değil de başka bir yerimle gülüyordum. bu ne yaa tamam bir yerde yaparsın , akrabalarını , arkadaşlarınıda çağırırsın ama 200 kişi olurmu ya !
asıl ben neyi merak ediyorum biliyormusunuz ?
o kadar kişi çağırmışlar , yerler kiralamışlar acaba abiye kıyafette giymişlermidir :)
ne hale geldik yaaaa...
insanlar ne zamandan beri sadece paraya tapar oldu. başka hiçbir şeyin önemi yokmu ?
küçük şeylerle yetinmeyi çoğu kişi bilmez olmuş hele küçük şeylerle mutlu olan kişiler kalmamış denecek kadar az malesef :(
tamam para için çalışıyoruz para ile birşeyler alabiliyoruz.
ama herşey paramı
yoksa gerçekten sadece benmi böyle düşünüyorum...
herşeye rağmen saf kalmak istiyorum !!!
temiz kalbimi para ile kirletmek istemiyorum !!!
küçük şeylerden mutlu olan bir insanım ve öyle kalmak istiyorum !!!

22 Mart 2014 Cumartesi

yeni bir iş geldi :) ardındanda hastalık

İse girdim !!!
Cok hastayim !!!
Derken yazamadim hic...
Bu arada ise başlama serefine internet baglattim eve :):):)
Yorgun dusmedigim zamanlarda yazmak istiyorum tabiiii
Normal zamanlarda internete yazmasamda benim bir defterim vardir ona mutlaka aklimdakileri yazarim sonrada bloguma yazarim. Bu aralar defterime bile yazi yazamadim hastalıktan dolayı.
hastalık dediysem öyle normal grip filan değil bildiğin zatürre oldum.
ne kötü ne bela bir hastalık. zaten işe yeni girmişim hop zatürre bu bana yapılırmı ya.  Allah'tan patronlarım çok iyi hemen yanıma geldiler , geçmiş olsun dediler ve bana rapor verdiler. ben şoklardayım tabii. ne bileyim iyi patronlarda varmış hayatta.
3 hafta bitti benim tedavim hala bitmedi , hala antibiyotik içiyorum boğazlarım şiş :(
en son doktorum boğazımda bakteri olduğundan şüphelendi geçmeyen şişlikten dolayı. tahmimlerindede doğru çıktı bugün kan tahlili yaptırdım çok yüksek çıktı artık her ay iğne olucam boğazlarım şişmesin diye. birde kalbime baktırıcam çünkü şimdiye kadar kalbime zarar gelmiş olabilirmiş. bakıcaz artık !!!
beni boğazlarım şişken bir görücektiniz sanki dilim şişmiş gibi konuşuyordum :)
birazda işimden söz edeyim . çalıştığım bölüm kontrol bölümü. sağlık sektörü , stent ve balon üreten bir firmada çalışıyorum. başınçlı bir ortam olduğu için biraz zorlanıyorum ama seviyorum işimi :)
habire kıyafet değiştirip duruyoruz :)
molalarda farklı kıyafet , çalışmaya basınçlı ortama girince bembeyaz kıyafetler giyiyoruz steril olması için...
yeni yeni öğrenmeye başladım işimi ileri doğru hızlanıcağımı söylüyorlar inşallah öyle olur :)

sağlıcakla kalın :)))

ben buralardayım yine :)))

bunlarada bakın :)

link