3 Ağustos 2014 Pazar

süper babaya :)

babaannem dedemi ilk gördüğü an tam yüreğinden vurulmuş
dedem şöyle bir çapkınca bakıp hafifçe bıyığını burmuş
o zamanın erkeği pek bir ağırmış kızlarıysa pek bir hoşmuş
kırk yıl bir yastıkta tam kırk yıl
anlat babaanne ölümsüz aşkını bir yastıkta tam kırk yıl
ufacık bir yuva nohut oda bakla sofa ama sapasağlam ayakta
çeyiz dedikleri yorgan yastık iki sandık ikide bohça
gözleri hala dolu dolu oluyor dedemin adını andıkça
süper babaanne seni çok seviyoruz
o büyük aşkını inan bizde yaşıyoruz
bu günkü genç kızlar yarının anneleri dersin
inan gençleri anlayan bir tek sensin
---
zaman değişir ama aşklar değişirmi
yıllar sonra bizde böyle diyeceğiz değil mi?

tüh tüh tüh maaşallah nazar değmez inşallah

*****
neden mi babaya ?
çünkü ben babaanneme neredeyse 10 yaşıma kadar babaya dedim :)
küçükken öyle söylemişim öyle gitmiş :)
özledim seni be babaanne !

babaannem 15 yaşında dedemi bir atın üstünde görür ve aşık olur. yani babaannem dedemi ilk gördüğü an tam yüreğinden vurulmuş. dedemde atın üstünde gerçekten bıyığını burmuş :)
o zamanlar meşhur olan kaçırma yöntemiyle evlenmişler :)

biz büyümeye başlayınca babaannem bize geç evlenin diye öğüt verirdi. bizde yani kız torunlar olarak onu kızdırmak için sen 15 yaşında evlenmişsin ama dediğimizde tam yarım saat söylenirdi evlendimde ne oldu diye...

babaannem benim...

bize bir öğüdü de ''mendilinle getirsin midesinle götürsün'' dü.
yani eşiniz az da olsa helal para getirsin evine , ne getirirse fazlasını Allah verir diyordu.
güzel şeyler öğrendim ondan :)
bana oynamayı da o öğretmişti :)
hiç unutmuyorum çadırımın üstüne şıp dedi damladı şarkısını söyleyerek göbek atmayı öğretirdi. bir bakmışsın akşam vakti evde göbek atıyoruz biz :)

babaannemin birde televizyonla konuşması meşhurdu. hatta bazen bende böyle yaptığımda anneme babaannemin ruhu içime girdi diyorum :)
gülüyoruz :)
örneğin televizyonda adam kadına dayak attı. biz buna aaa adama bak manyak filan deriz ya babaannem asla kadının yanında durmazdı ''kim bilir kadın ne yaptı'' yada ''o da kadın olsaydı laf söylemeseydi , baş kaldırmasaydı'' derdi.

babaannem babamı kaybettikten sonra hiç kafasını toplayamadı. üstüne dedemde vefat edince iyice kötü oldu. dedem ve babam onu yıktı. her gün her saat ağlıyordu. hatta bir bayram babam ve dedemi kahvede zannediyordu. biz geldiğimizde ''bak deden ve baban hala gelmediler , bugün bayram böyle olmaz ki'' dedi. o kadar çok üzüldüm ki anlatamam. hepimiz ağladık tabii...

kısa bir süre sonra o da vefat etti...

seni çok seviyorum 
ve
çook özlüyorum babaannem...

seninle ilgili başka bir yazıda buluşmak dileğiyle !

31 Temmuz 2014 Perşembe

unutamadığım şarkılar 9 :)

samyotisa samyotisa
pote tha pas sti samo ?
roda tha rikso sto yalo,
samyotisa triandafilla stin ammo

ke me ti varkoula pas
hrisa panya tha valo
malamatenya ta koupya
samiotisa ya na'rtho na se paro

samyotisa samyotisa
sti samo pou tha araksis
emena na me thimithis
samyotisa , na varyanastenaksis

samyotisa me tis elyes
ke me ta mavra matya
mou'kanes tin kardoula mou
samyotisa saranda dvo kommatya

ke me ta mavra s'agapo
ke me ta leromena
ke me ta rouha tis doulyas
samyotisa trelenome ya sena

sisamlı kız sisamlı kız
ne zaman gideceksin sisama
güller dökeceğim sahile sisamlı kız
gül yaprakları kumun üzerine
kayıkla nereye gidersen
oraya altın yelkenler koyacağım
altına bulanmış kürekler sisamlı kız
göndereceğim seni almak için
karalarınla seviyorum seni
pasaklarınla da
gündelikçi kıyafetlerinle de seviyorum
sisamlı kız
deli oluyorum senin için
zeytinlerle birlikte sisamlı kız
ve de kara gözlerle
kalbimi kırk iki parçaya bölüyorsun sisamlı kız

patriyot
nedir patriyot
bilen bilir ama bilmeyenle için kısacası 1924 mübadelesinde selanikin makedonya bölgesinden gelen türklere denir.
yukarıdaki şarkılar canım patriyotlarımın ağızından düşmeyen şarkılardır.
benim sevdiceğimde bir patriyottur.
ve ben bununla gurur duyarım !
ortaokula gidiyordum galiba anneme anne ben büyüyünce yunanla evlenicem derdim. sonra bu düşüncem patriyota dönüştü.
yunanlı olmadı ama patriyotla evlenicem inşallah :)
geçenlerde annem hatırlattı bunuda 'kız sen böyle diyordun' diye .
gülüştük :) :) :)
patriyot sevgilim benim :)
düğünde bol bol perasayna oynarız artık :)

27 Temmuz 2014 Pazar

maviye iz süren dostumun çok geç kaldığım mimi

ben çöpçü kişiliklerden biriyim.
eğer o nesnenin bende bir hatırası varsa asla atamam.

karne
olmazsa olmaz değilmi ?
mavininde dediği gibi aslında gereksiz ama herkesin evinde bir yerlerde saklıdır :)

yıllık
lise yıllarımı hiç özlemiyorum. benim için bir işkenceydi o yıllar. psikolojim bozulmuştu resmen ama yinede yıllığımı saklarım nedense...

pul koleksiyonu
ben daha çok küçükken en küçük teyzem kolesiyonunu yapardı. hatta pulları başka ülkelerden de gelsin diye mektup arkadaşlığı yapıyordu. beni sevgili teyzem alıştırdı bu alışkanlığa. o gün bu gündürde devam etmekteyim :)

fotoğraf
bütün geçmişim bu fotoğraflarda...
bazen bütün gün fotoğraflara gömülmek istiyorum çünkü o zaman babamı görüyorum.
anılarımı tazeliyorum sürekli bu fotoğraflarla...


resim
küçükken yaptığım resimleri atmak içimden gelmiyor.
seviyorum çünkü onları :)
şu an kolide olduğu için fotoğrafını çekemedim :(

günlüklerim
annem canım annem benim...
yazma alışkanlığımı ona borçluyum. babam vefat ettiğinde benim kötü durumumu farketmiş. çok içine kapanmışım , hiç kimseyle konuşmuyormuşum , aşırı sinirliymişim , tırnaklarımı yiyiyormuşum...
içimden sıkıntımı atamıyormuşum anlayacağınız annemde bari konuşamıyorum kendi kendime yazıyım diye bana günlük aldı. baya uzun süre yazdım . şimdi günü gününe olmasada yazıyorum unutmayayım diye :)

denemelerim
ilk kitap deneyişim anneme oldu :)
çok sevdi küçük masum kitabımı :)
kitabımıda şu an bulamadım :(

oyunlarım
bazısı hollandadan geldi , bazısını annem uzun uğraşları sonucu yurdumda buldu :)
çok eğlenceli zamallar geçirdim bunlarla :)

kitaplarım
kitap okuma alışkanlığı olmayan çocuğuna her hediyesi kitap olan annem sonunda bana kitabı sevdirdi :)
çok uğraştı ama kıyamam :)
şimdi onları saklıyorum kendi çocuğuma okumak ve onada kitap okuma alışkanlığı aşılamak için :)

bebek kıyafetlerim
canım annem zıbınlarımı bile saklamış .
çok şekerler :) :) :)
bende nasip olursa kendi çocuğuma giydireceğim inşallah :)
çeyizimde kutuda olduğu için bunlarında fotosu yok :(

şimdilik hatıralar bu kadar...
teşekkürler mavim...

30 Haziran 2014 Pazartesi

shakespeare müzikali

shakespeare müzikali
şekspir müzikali 7


bütün dünya bir sahnedir
ve
kadın erkek
ancak birer oyuncu


beklediğimden farklı bir oyun izledim.
fakat olağan üstü buldum.
haluk bilginer ' in oyunculuğuna diyecek söz yok. yanındaki 4 bayan oyuncuyada bayıldım.
tuğçe karaoğlan,
evrim alasya,
selen öztürk,
zeynep alkaya
hepiniz süperdiniz.


eğer sizde benim gibi oyuna gidemediyseniz dvd yi alıp mutlaka izlemelisiniz.
müzikallere teşfik olsun ...
yeni yeni yeşermeye başladığı bu zamanlarda...

shakespeare ' i bildiğimi düşünürdüm ama bu dvdyi izledikten sonra yanıldığımı anladım. daha duymadığım nice sözleri varmış. eskiden okuduklarımı tekrar okuyacağım ve evimde eksik olan tüm eserlerinide temin edeceğim daha iyi kavramak için.

shakespeare candır ...

Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, 
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama. 

shakespeare candır ...

29 Haziran 2014 Pazar

sempatik avustralya hayvanları :)

sanırım Avustralyada yaşayan hayvanlara karşı bir sempatim var.
geçen gün farkettim bunu. internette gezinirken bir hayvan resmi gördüm.
adı quakkaymış. başladım araştırmaya. avustralyada yaşadığını öğrenince anladım sempatim olduğunu :)

quakka
türkçe pek açıklama bulamadım ne yazıkki :(
dünyanın en mutlu hayvanı diye biliniyor :)

baksanıza şu resme gülüyor :)
sevimli şey :)
boyları en fazla 90cm oluyormuş , oda kuyruklarıyla birlikte ölçülürse.

koala
aborjin dilinde su içmeyen anlamındaymış. koalalar okaliptus ile beslendiklerinden dolayı su ihtiyaçlarınıda buradan karşılıyorlarmış. çok nadir su içerlermiş.
uyuşuk ve uykucularmış :)

wombat
kıyamam bunlar küçük ayılar gibiler :)
boyları 120 cm oluyormuş.


dingo
bir yaban köpeğiymiş.
adını duyunca çok şaşırdım.
hani bizimkiler derler ya dingonun ahırımı burası!
yahu dingo bildiğin köpekmiş :)

ornitorenk
ördek gagalı , kunduz kuyruklu bir memelidir.
erkeklerin ayaklarında zehiri vardır.
üstleri kürkle kaplıdır.

kanguru
yavruları doğduğunda 2 cm boyunda 1 gr ağırlığındadır. yavru kesenin içinde meme bulur ve onu oraya sığmayacak kadar büyüyene kadar hiç bırakmadan emermiş.
avustralyanın en sevimli güzel hayvanıdırlar :)

28 Haziran 2014 Cumartesi

sessiz gemi

bir çok giden memnun ki yerinden
çok seneler geçti çok seneler geçti
dönen yok seferinden

ilk ezberlediğim şiir.
babamın sayesinde , ama babam yokken...

babamın en çok sevdiği şiirmiş. annemden öğrendim bu bilgiyi ve daha o an ezberledim. hala şiiri baştan sona ezbere bilirim , hiç unutmam.

babamı bu kadar çok sevmeme rağmen hakkında çoğu şeyi bilmemem çok garip geliyor. o zamanlar çocuktum neyi sevip neyi sevmediğini kavrayacak yaşlarda değildim. ama insan yinede kendine soruyor nasıl bilmiyorum ya ?
-bana şarkı öğretirdi türk sanat müziği
-trakyalının kanında olduğu için hafiften içerdi
-eski şarkıları dinleyip balkonda beraberce keyif çatardık
-beni çok severdi , hediyeler alırdı.
-asla vurmazdı çok kızdığında 2 , 3 şaplak popoya sadece :)
-güler yüzlüydü ( hiç asık suratlı hatırlamıyorum )
-çok yufka kalpliydi
-hiç kimseye asla bağırmazdı
-sevecendi
-ağlaktı
-bana bisiklet binmeyi öğrettin

babam hakkında hatırladıklarım bunlar.
çok üzücü...

ilk zamanlar sesini hatırlıyordum. şimdi gitgide siliniyor o ses kulaklarımdan :(
Allah'tan resimler varki siması hep tazeleniyor.
bazen acaba şimdi yanımda olsa ne olurdu diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
beni kıskanırmıydı ?
benim gözlerimdeki aşkı görebilirmiydi ?
...
keşke yanımda olsaydın...
hayatımdaki tek keşkem sensin baba...

söz günü yokluğunu o kadar çok hissettim ki...
erkekler kendi aralarında isteme faslına girdiklerinde gözlerim seni aradı. beni verdiklerinde bir yerden çıkıp , sevgilime sarılıp '' kızımı aldın ama sakın üzme '' demeni bekledim. sonrada bana ağlayarak sarılmanı ! ki eminimki ağlardın...

beni affet baba ...
sevgilimle sana gelemedik.
biliyormusun damadının bile aklındasın. damadın seni hiç tanımadan sadece benim anlattıklarımla seviyor seni.
damadın bana '' hayatım ilk babandan istemem lazımdı seni , kötü oldu böyle ilk fırsatta gidelim '' dedi. bu lafı beni çok mutlu etti. ben ona demeden onun bunu düşünmesi benim için çok önemliydi.
en kısa zamanda beni sendende isteyecek babacım !
üzülme tamam mı ?
seni seviyorum
kızın

27 Haziran 2014 Cuma

atlı karınca

-baba beni lunaparka götürsene.
-tamam hadi gidelim . aaa şimdi kapalıdır. eee hadi burada oynayalım o zaman.

çok güzel bir film.herkese izlemeyi tavsiye ediyorum. yalnız bir uyarım olacak. tiksinerek izleyeceksiniz. benim midem kaldırmadı bu filmi. Allah kahretsin diyerek izledim. oyuncular o kadar iyi oynamışlar ki ben mert fırat'tan nefret eder oldum. o kadar iğrenç bir roldeki. çocuklarına kendi öz çocuklarına tecavüz eden bir babayı canlandırıyor.

bu sahne benim çok canımı yaktı.
bir annenin dramı.
harikasın nergis...

acı dolu bir film.
içiniz acıyarak izleyeceksiniz.
yinede izleyin çünkü ne yazık ki böyle insanlar hala yaşıyorlar...

24 Haziran 2014 Salı

hayatımın geçen seneki doğum günü :)

geçen sene bütün arkadaşlarımızla birlikte kutladık aşkımın doğum gününü :)
ben nöbetçiydim eczanede. nöbetim bitene kadar sevgilim arkadaşlarınla kutladı ben anca nöbetim bitince aralarına katılabildim. eee pasta bende bensiz doğum günümü olur canım :) :) :)

geçen sene iki gün kutladık sevgilimle doğumgününü. bir o gün arkadaşlarımızla birlikte birde 1 gün önce istanbulda yalnız başımıza dolaşarak :)

dışarı çıktık , güzel güzel kutlamaya doğum gününü.
yanıma ufacık bir pasta aldım. akşam evde uğraştım ufacık güzel bir pasta yaptım.
ilk pasta deneyimim bu kadar oldu tabii :)
çirkin bir görüntü ama tadı yerinde :)

sevgilim karadayıyı çok seviyordu . bende düşündüm orada doğumgününü kutlarsa çok sevinir diye.
sürpriz bir şekilde oraya götürdüm onu. ne kadar mutlu oldu anlatamam :)
ben onun feridesiyim ya bende eski zaman gibi giydim puantiyeli bir elbise ...
müthiş bir gündü !


sonrada gezinti işte :)
çengelköy , üsküdar , fetih paşa korusu ...


 fanatik galatasaraylı sevgilimin sarı-kırmızı çiçeklerini koruda bulduk :)
ertesi günkü doğum günü ise ;

sevgilimin çok sevdiği araba olan lamborghini gallardo pastasını görünce ağzı kulaklarındaydı.
hayatım bunu nasıl yaptın ?
çok güzel bu !
dedi hep :)
eee tabi benimde ağzım kulaklarımda :)
içinide sarı-kırmızı yaptım yine.
ee tabi hediyeler bununla kalmıyor ...

lamborghini gallardonun oyuncağı ( gerçeğini alcak param yok )
birde galatasaray amblemli çaya düşkün sevgilim için çay keyfi :)
hala ara ara arabasınla keyif sürüyor :)
çok güzel bir doğum günüydü :)
nice yaşlara sevgilim :)

22 Haziran 2014 Pazar

ladesçi - saygılar üstün dökmen

***************************************************************************************
Bence eşini aldatmak, lokantaya sefertasıyla yemek götürmeye benziyor. Hem komik hem illegal etkinlik. Şimdi kimi lokantanın kapısında ne yazıyor: 'Dışarıdan yemek getirmek yasaktır.' Tamam, adamın kuralı böyle. Girersen kurala uyacaksın, uymayacaksan hiç girme. Sefertasıyla gidiyor kimisi lokantaya. Garsonun eleştirici bakışlarından kurtulmak için hafif bir şeyler ısmarlıyor önce. Sonra çaktırmadan masanın altına girip midesinin üstüne çömele çömele sefertasındakileri yemeğe başlıyor gizlice. Ara ara masanın altından çıkıp sandalyesine oturuyor, üstünü başını düzeltip iyi bir izlenim vermeye çalışıyor çevresine. İşte eşini aldatmak aynen böyle.
***************************************************************************************
Eğilip köpeği sevmeye başladı. Köpek sırtüstü yatıp ön ayaklarını kıvırdı. Bu, "Sana güveniyorum, beni istediğin gibi sevebilirsin" iletişiydi. Cemil şaşırdı, çömelip uzun uzun sevdi köpeği. Tam kalkıyordu ki ikinci bir köpek çıktı ortaya. Bu köpeğin derisinde sorun vardı, uyuza benziyordu. Boynunu Cemil'e doğru uzatıp durdu, diğer köpeğin sevildiğini görmüş, o da sevilmeye gelmişti. İnanılmaz bir şeydi bu. İnsanların korktuğu,
uzak durduğu uyuz bir sokak köpeği sevilmek istiyordu. Acı veren derin bir hüzün kapladı Cemil'in içini, bu köpek bu haliyle sevilmek istiyordu, sessiz bir boyun eğişle beni de sev diyordu. Cemil titizdi, elini sık yıkardı, bir an köpeğe elini sürmek istemedi. Sonra her şeye rağmen eğildi, onu da sevdi. Elimi üstüme
sürmeden eve gider iyice yıkarım diye düşündü. Köpeklerden zor ayrıldı, biraz hüzünlü ama daha çok rahatlamış bir şekilde yoluna devam etti. Koca kentte kaybolmuş sokak köpeklerini sevmişti. Bu köpekler yiyecek değil, sevgi, dostluk istiyorlardı. Büyük şehrin hengâmesi içinde insanların kaybettikleri değerleri, farkında olmadan bu sokak köpekleri yaşatıyordu şimdi.
Dostluk,
güven,
sevgi...
***************************************************************************************
Bir yerde okudum, çocuklar aynı masal kitabını elli kez okuturlarmış ana babalarına. Bu davranışlarının sebebi dünyanın tutarlı, güvenilir bir yer olduğunu görme isteği imiş. Bilgilerin akşamdan sabaha değişmediğini görmek için, belki de anne babalarının yalan söylemediğini görmek için, ezberledikleri halde aynı kitabı tekrar tekrar okuturlarmış. O halde biz çocuğa yalan söylediğimiz zaman 'Bu dünya güvenilir bir yer değil' mesajını vermiş oluyoruz. 
Güvenmeyeceksin,
babana güvenmeyeceksin, annene güvenmeyeceksin.
***************************************************************************************
"Dondurma al bana" diye bağırdı. 
"O dondurmalar satılık değil" diye karşılık verdi annesi.
...
"Anne, kural koymalıydı. Örneğin günde bir dondurma. Kurallı, gerçekçi bir dünya oluşturamayan, yalan söyleyip gerçekdışı bir dünya sunar çocuğuna. Çocuklar masallardaki gerçekdışı dünyaları hazmedebilirler. Ama gerçek dünyaya serpiştirilmiş, gerçek olmayan, yalanlı küçük dünyaları hazmetmekte güçlük çekerler. 
...
Çocuklara küçük beyaz yalanlar söylenebilir diyor insanlar. 
Kendilerini aldatıyorlar.
***************************************************************************************
Bir yiyecek, bir balığın hasretle beklediği, hak ettiği bir şeydir. Balıkçı balığın bu hakkını oltayla uzatır balığa, önce kandırır sonra öldürür onu. Kimi ekmek parası için kimi stresatmak, sinirlerini yatıştırmak için avlanır. Kanca balığın boğazını yırtıp çıkarken sen sakinleşirsin.
***************************************************************************************
Osmanlıdan sadrazam Ozdemiroğlu Osman Paşa Tebriz'i kuşatır. Halk, 'Kan dökmezsen ve yağmalamazsan 
şehri sana teslim ederiz' der. Osman Paşa 'Söz veriyorum, kan dökme yok, yağma yok' güvencesi verir. Halk şehrin kapılarını açar. Asker şehre girer. Kan dökme ve yağmalama olmaz, ancak asker aç ve perişandır, yeniçerinin maaşı verilememiştir,çünkü hazine bir haftalık yolda, geridedir, ulaşması bir hafta sürecektir. Hazine ulaşana kadar askeri disiplin altında tutmak zor olacaktır. Özdemiroğlu Osman Paşa bir şey akıl eder. Küçük deri parçalarına mührünü bastırıp maaş yerine askere dağıtır. Bir tür çek gibi. Çığırtkanlar çıkarıp halka 'Ellerinde mührüm olan derileri getirenlere istedikleri yiyecekleri, giyecekleri satın, hazine geldiğinde bu deriler para ile değiştirilecek' dedirtir. Esnaf vezirin sözüne güvenip üzerinde mühür bulunan derileri getirenlere malını satar. Bir süre sonra hazine gelir, çadırlar kurulur, çığırtkanlar şehre dağılıp derilerin parayla değiştirilebileceğini bildirir. Esnaf ellerindekini götürüp parayla değiştirir. Bazı derilerse geri gelmez, çünkü esnaf bu olayı ilginç bulmuş, birkaç tanesini saklamak istemiştir. Arta kalan parayı vezir cebine atabilecekken atmaz, hazineye irat kaydeder. Olay biter. Osmanlıda çok yiyici, rüşvetçi vezir vardı ama bu Osman Paşa gibi, Plevne kahramanı Osman Paşa gibi dürüstler de oldu."
***************************************************************************************
dürüstlük
üstüne yazılmış harika bir romandı. bir solukta okudum hiç uyumadan.bayağı oldu kitap çıkalı lakin ben daha yeni okumaya fırsat bulabildim. içinde geçen hikayeler çok etkiledi beni. bunların bir kaçını yazdım sizde okuyabilin diye. belki hoşunuza gider kitabı alır okursunuz. belli mi olur ?
daha buraya yazamadığım bir sürüanlatı var içinde. 8 kişi etrafında dönen olayları anlatıyor. bir kitap anca bu kadar güzel yazılırdı.
herkesin okuması dileğiyle...

üstün dökmen ' e

şu dünyada merak edip tanışmak isteyeceğim ender insanlardansınız. keşke sizin dersinizi dinleme fırsatım olsaydı. trt'de küçük şeyleri hiç kaçırmadan soluksuz izlerdim. insan sizin yardımınızla kendini geliştrebiliyor. çok sağolun.
daha nice kitaplar yazmanızı umut ediyorum.
bende hepsini okumaya devam edeceğim ömrüm yettiğince...

21 Haziran 2014 Cumartesi

kendime yazar :)


bloğumu açtığımda ilk yazımı yazmayı sevdiğimi söylemek amaçlı yazmıştım.
böyle bir giriş tercih etmiştim. blogları çok bilmiyordum , hatta takip bile etmiyordum.
bu bilmediğim dünyaya paldır küldür bir dalış yaptım. iyikide yapmışım. eksiklerim olmasına rağmen seviyorum ben bu işi :)

defterimde o kadar çok yazı varki blogta yayımlanmayı bekleyen. evet ben yazmayı seviyorum !
baya böyle bildiğiniz ajandaya güzel kalemlerle , saatin kaç olduğuna aldırmadan yazıyorum. daha sonra bilgisayarımın başına geçtiğimde seçtiğim yazıyı bloğuma aktarıp , birazda resimlerle süsleyip yayınlıyorum :)

bazen dilim daha çok akıcı olsaydı diyorum. umarım yaza yaza düzeltirim dilimide.

yazar olmayı hep hayal etmişimdir. ben yazarım demek çok gurur verici bir şey bence. benim gözüm yoktur öyle koca koca binalarda ceo olmaya. hayallerim bile mütevazidir benim. anca bir yetenekle yapılabilen şeyler yani. yazarlık ve pastacı-kurabiyeci kız olmak :)
ikisinide şu an amatör olarak yapıyorum şükürler olsun ki.
bir diyalogda karşımdaki insana bloğum var demek bana gurur veriyor , birde sosyal medyada yaptığım pasta ve kurabiyelerin beğenilmesi.

bir kitap yazmak istiyorum mesela. yayınlanmasada , hiç kimse okumasada ilerde çocuklarım okur diye annem ve babamın hikayesi sonrada benim ve sevdiceğimin hikayesini.
yalnız bunu için kendimi geliştirmem gerekiyor en azından olayları kurgulamayı öğrenmem lazım , daha güzel cümle kurmam lazım...
daha sonrada ikimizin hikayesine çocuklarımda eklenir.
yani bu kitap hiç bitmez :)
bitmesinde zaten :)
mutlulukla devam etsin ...
umarım yazabilirim bu kitabı ...
bende yazarım işte kendime yazar :)

20 Haziran 2014 Cuma

= wax museum =


bal mumu heykel müzesine çok uzun zamandır gitmek istiyordumki nihayet kısmet oldu.
içeri girdiğimizde hemen bir bayan yanımıza geldi ve içerideki yabancılar gittiğinde bize sunum yapacağını o zamana kadar dolaşmamızı söyledi. sevgilimle birlikte o zamanı değerlendirmek için hem gezdik hemde fotoğraf çekildik.
yabancılar gitti ve sıra sunumlu gezmeye geldi.
çok tatlı bir bayandı jale kuşhan.
bize hiç sıkılmadan , bıkmadan bir sürü ayrıntı vererek sunumu yaptı.

fatih sultan mehmet
istanbul ' un fatihi
yanındada benim padişah torunu sevgilim :)
burunlar tıpatıp aynı valla :)
mimar sinan
koca mimar sinan
şeyh şamil
imam şamil
kuzey kafkasyanın dini önderi
kafkas kartalı
babamın çok sevdiği bir önder. bana küçükken hep anlatırdı. hatta o zamanlar bir kuş almıştık babam adını şeyh şamil koymuştu. lütfen bunu bir saygısızlık olarak algılamayın rica ediyorum.
resim çekildiğimiz sıradada gözlerimdeki yaşları tutamadım :( tabii sevgilimde tutamadı beni öyle görünce :(
 kanuni sultan süleyman
sultanım çok yaşa...
emrinize amadeyim...
ben sizin kulunuzum sultanım...
hürrem sultan
haseki hürrem sultan
kanuni sultan süleyman ' ın nikahlı karısı
sarayda ilk nikah kıydıran kadın
kadınların efendisi...
sevgilimde hemen aldatıvermiş beni :)
timurlenk
büyük timur imparatorluğunun kurucusu
müzedeki çoğu balmumu bir resme göre yapılmış ama timurlenk in seneler önce mezarı açılmış ve artık bilgisayarda et yerleştirme gibi programlar kullanıldığından %99 timurlenk böyle gözükmekteydi denebiliyormuş.
atatürk
mustafa kemal atatürk
büyük hakan
ulu önder
türkiye cumhuriyeti ' nin kurucusu

sevgilimin asıl mesleği olan elektirikçiliğe karşı koyamadı :)
 balmumu bile olsa elektirikçiliği :)
casanova :)
ünlü çapkın
sevgilimde hava yapıyor sen mi ? ben mi ? diye
chevalier d'eon
erkek olarak krala çalışırken kralın emri üzerine kadın kılığına girip kadınlar arasındaki dedikoduları öğrenmek için casusluk yapmıştır.
fakat kadınlığa çok alıştığı için geri kalan yaşamını kadın olarak geçirildiği tahmin edilirmiş.
napoleon bonaparte
napolyon
fransa imparatoru
para para para :) :) :)

sunum yapan bayan son bölüme girdiğimizde bize ''içerdeki balmumlarını elleyemiyorsunuz ama bu bölümdekiler incelemeniz için yapıldı'' dedi. ben meraklı melehat hepsini elliyorum tabii. 3. eli ellediğimde el beni bir yakaladı akabinde bende bir çığlık ! yaklaşık 5 dk benim bu halime güldüler :):):)
 bunlarda maskeli hallerimiz :)

kesinlikle gidip görülesi bir yer !!!
gözler nakil alımış , kirpikler saçlar teker teker işlenmiş. o yüzden kesinlkle çok canlı duruyorlar.
lakin siz siz olun her eli ellemeyin :) :) :)

bunlarada bakın :)

link